Hakiki âlimler; idarecilerin ve halkların yol göstericileri, rehberleri, mürşidleri, kandilleri, fenerleri, aydınlatıcılarıdırlar. İslâm’ın şerefini onlar yüceltmiş, İslâm şeriatının ince hakikatlerini onlar ortaya koymuş, halka öğretmiş, İslâm’ı yozlaşmaktan onlar korumuş ve kurtarmışlardır. Halkın kaba kuvvete boyun eğdiği zamanda bile âlimler dimdik durmuş, zorbalığa pes dememişlerdir. İstila, felaket ve musibet zamanlarında eza ve cefalara onlar katlanmış, halkı etraflarında toplamış, hürriyet ve istiklal için çarpışmış, destanlar yazmışlardır. Gerçekte İslâm’ın ulu sancağını taşıyan onlardır, manevî sultanlar onlardır. İşte hapislere giren Ebû Hanifeler, Ahmed b. Hanbeller, İmâm-ı Rabbânîler, Şeyh Şâmiller... Daha binlerce meşhur âlim, mürşid, şeyh, hoca, hatip, vaiz, derviş...