Kaynaklar / Hadis Sünnet

Peygamberimiz’in (Sas) Muhteşem Zarafeti*

Yazının diğer dillerdeki çevirileri

Düşünülsün ki yüceler yücesi bir Hak elçisi, Allah’ın en sevgili kulu, insanların başı tacı bir lider, hükümdarların bile sadık bendesi olduğu bir server, evvelîn ve âhirînin efendisi, ins ü cinnin peygamberi bir ulu zât, hiç de mecbur olmadığı halde; aslında ne yönden bakılsa kendisine hürmet etmeye mecbur bir küçüğü için tevazu ile ayağa kalkıyor, muhabbetle el tutarak gönül alıyor, alın öpüyor ve ikram olsun diye de kendi oturduğu yere onu oturtuyor...

Prof. Dr. M. Es’ad Coşan (Rh.a.)

Peygamber Efendimiz’in (sas) zevce-i mükerremesi ve mü’minlerin annesi olan Hz. Âişe’den, şöyle buyurduğu naklediliyor:

“Ben, vakarlı görünümü, sevimli hal ve tavrı ve sekinetli edâsı bakımından, Resûlullah’a kızı Hz. Fâtıma’dan (kerremallâhu vechehâ) daha çok benzeyen bir kimse görmedim. Fâtıma Resûlullah’ın yanına girdiğinde Resûlullah ayağa kalkıp karşılar, kızının elinden tutar, (alnından) öper ve kendisinin oturmakta olduğu yere onu oturturdu.

Buna mukabil Resûlullah da kızı Fâtıma’nın yanına vardığında, Hz. Fâtıma onu ayağa kalkıp karşılar, elinden tutar, (mübarek yüzünden) öper ve kendi oturduğu yere onu oturturdu.”1

Bu rivayette, Peygamber Efendimiz’in evlatlarına verdiği müstesna değer, gösterdiği fevkalade itibar, –bir nezaket abidesi, bir zarafet şahikası ve şaşaalı bir âdâb-ı muâşeret örneği olarak– bütün nûraniyet ve ihtişamıyla gözlerimizin önüne seriliyor. Şu emsalsiz sevgi, saygı ve şefkat sahnesi karşısında duygulanmamak, heyecanlanmamak elde değil!

Düşünülsün ki yüceler yücesi bir Hak elçisi, Allah’ın en sevgili kulu, insanların başı tacı bir lider, hükümdarların bile sadık bendesi olduğu bir server, evvelîn ve âhirînin efendisi, ins ü cinnin peygamberi bir ulu zât, hiç de mecbur olmadığı halde; aslında ne yönden bakılsa kendisine hürmet etmeye mecbur bir küçüğü için tevazu ile ayağa kalkıyor, muhabbetle el tutarak gönül alıyor, alın öpüyor ve ikram olsun diye de kendi oturduğu yere onu oturtuyor...

En önemlisi de bu asil davranış, kız çocuklarından utanç duyan, çocuk sevmeyi, öpüp okşamayı yadırgayan, hatta zavallı masum kızları diri diri toprağa gömmekten titremeyen, gaddar, kaba ve katı insanların yaşadığı, medeniyetten uzak bir muhitte cereyan ediyor.

İşte İslâm’ın başarısının büyüklüğü, işte Resûlullah’ın yüce şahsiyeti ve asaleti!

Salât ü selâm sana ey insanların en şereflisi, en edeplisi, en kibarı ve en zarifi! Çağlar boyu hor görülen, ezilen kadın cinsine pâye veren, himaye eden Sen’sin; onlara iyi davranmayı erkeklere Sen öğütledin, modern çağlardan çok çok evvel, onların hukukunu milletlere Sen öğrettin...


* Başmakaleler 2: Kadın ve Aile Dergisi Başmakaleleri, İstanbul: Server İletişim, 2008,  (Mayıs 1985 tarihli makale), s. 17-18.

1. Âişe’den nakledilen rivayet için bk. Buhârî, el-Edebü’l-müfred, s. 337, hadis no: 971; Ebû Dâvûd, “Edeb”, 144, hadis no: 5217; Tirmizî, “Menâkıb”, 61, hadis no: 3872; Nesâî, es-Sünenü’l-kübrâ, V, 96, hadis no: 8369; İbni Hibbân, XV, 403, hadis no: 6953; hadis no: 6953; Hâkim, III, 174, hadis no: 4753.

Makale “Peygamberimiz’in (Sas) Muhteşem Zarafeti” Prof. Dr. M. Es’ad Coşan (Rh.a.)