İlme ve İhtisasa Saygı*

En önemlisi, eski ve yeni gerçek alimleri biliniz ve bulunuz; en salahiyetli, en alim, en takva, en fazıl, en edip ve en kâmil kimselerin eserlerine itibar gösteriniz.

Yazının diğer dillerdeki çevirileri

Prof. Dr. M. Es’ad Coşan (Rh.a)

Ülkemizde herkes, istediği konuda yazıp çizmekte hürdür; kendisinin arzusuna, insafına ve izanına kalmıştır. Dilerse ihtisası dairesinde, iyi bildiği sahada, vukuf ve salahiyetle yazar, konuşur, ikaz eder, doğruyu gösterir, tenkit eder, yanlışları düzeltir, çevresini aydınlatır; halkımıza, ülkemize, dinimize faydalı olur. Böylelerine şükranlarımızı sunarız.

Yine canı isterse ihtisas sahası dışında fikirlerini beyan eder; ama burada, büyük hatalara düşme, gaf yapma, koca koca çamları devirme, gülünç duruma düşme, günaha girme... hatta tehlikeli ve muzır olma ihtimali vardır.

Bu, haddi aşarak, çizmeden yukarı çıkarak, kendi cahilliğine bakmadan, cüret ederek bilmediği sahalara girme işi zamanımızda maalesef din ve inanç konusunda çokça görülüyor. Mesela biri çıkıyor, eski büyük alimlerimize çatıyor, suçluyor, kendi orijinal içtihadını (!) şatafatla beyan ediyor. Bakıyorsunuz asılsız, delilsiz, abuk sabuk şeyler. Bir diğeri çıkıyor, tam hakikî mücahid (!) ve müçtehit edâsıyla farzları inkâr ediyor, dinî ilimleri reddediyor, sünnetlere bidat diyor, yüce mezhebimizi suçluyor, sapık akideleri öne sürüyor.

Biri Arapça bilmeden Kur’ân-ı Kerîm tercümesine kalkıyor, diğeri fıkıh bilmeden ahkâm kesiyor. Bir başkası yarım yamalak Türkçesiyle, ibaresini bile doğru anlayamadığı dev eserleri çevirmeye girişiyor; anlayamadığı yerleri atlaya atlaya canım eseri kuşa çeviriyor. Bir başkası alıyor eline kalemi, imlâsı bile düzgün değil, cahilliği apaçık ortada, küstah bir edâ ile en yüksek mertebedeki bilginleri irşada (!) ve ikaza yelteniyor, nasihate kalkışıyor...

İlim sahasındaki bu keşmekeş –eğer kasıtlı değilse– büyük bir edep noksanlığından ve haddini bilmezlikten doğmaktadır. Buna karşı ciddi bir tavır takınmalıyız.

Onun için:

a. Bu tip kimselere ihtisasını, tahsilini, salahiyetini sorunuz; ileri attığı saçmalıklarına delil getirmesini, getiremezse susmasını söyleyiniz. Yine bildiğini okumaya devam etmek isterse, kitabını, dergisini, makalesini... almayınız, okumayınız; sözünü dinlemeyiniz; maddî ve mânevî prim vermeyiniz ki cehalet ve istismar yaygınlaşmadan durdurulabilsin.

Adam zekâtını verdi, kabul olmaz!

b. En önemlisi, eski ve yeni gerçek alimleri biliniz ve bulunuz; en salahiyetli, en alim, en takva, en fazıl, en edip ve en kâmil kimselerin eserlerine itibar gösteriniz.

c. Okuduğunuz, beğendiğiniz eserleri, kitapları, dergileri, tanıtınız, tavsiye ediniz ve yayınız ki “hayra delalet eden onu yapmışçasına sevap alır.”1

d. Piyasadan bir yayın (kitap, dergi vs.) alırken, sorarak, danışarak, istişare ederek, seçerek alınız ki sonra aldanıp pişman olmayasınız. Çünkü zamanınız kalitesiz yayınlara, iddialara, fikirlere ayıramayacak kadar az ve değerli; ortaya çıkan eserler, cereyanlar ve sözler ise yardımlaşmasız, takibi ve ihatası imkânsız derecede bol ve çeşitli ve üstelik pahalıdır.


* Başmakaleler 1: İslam Dergisi Başmakaleleri, İstanbul: Server İletişim, 2017, s. 87-88.

1. Tirmizî, “İlim”, 14, hadis no: 2670; Ebû Ya’lâ, el-Müsned, VII, 275, hadis no: 4296.

Makale “İlme ve İhtisasa Saygı” Prof. Dr. M. Es'ad Coşan (Rh.a.)