Prof. Dr. M. Es’ad Coşan (Rh.a)
Adalet gözümüzün bebeğidir. Adalet egemenliğin temelidir. Adalet olmazsa toplum kokuşur, mahvolur. Suçlu ceza görmez, haklı da hakkını alamaz. Onun için adalet son derece önemlidir.
Bir millet geri olabilir, kusurlu, iptidaî, basit olabilir, çağın gerisinde kalmış olabilir; adil olursa bunların hepsini kısa zamanda düzeltir. Bir çobanın çalışkan çocuğunun atom alimi olduğu gibi bakarsınız sonra ilerler.
Adalet, adaletli olmak ahlâkın en önemlilerinden birisidir. Adalet olmadı mı her şey temelinden sarsılıyor, bozuluyor. Onun için "Egemenliğin temeli adalettir!" denilmiş.
Çamur üzerine bina yapılmaz. Temelsiz yere, çürük toprağa, heyelan mıntıkasına bina yapılmaz. Onun için adalet gitti mi her şey gidiyor. Ticarî hayat gidiyor, aile hayatı gidiyor, kazanç haram oluyor, kişiler arasındaki beşerî ilişkiler, kardeşler arasında ilişkiler bozuluyor, her şey mahvoluyor. Onun için adalet çok önemli. Doğru söylemek lazım, adaletle hükmetmek lazım.
Biliyorsunuz, Kur'ân-ı Kerîm'de; “Ve-lev alâ enfüsiküm evi'l-vâlideyni ve'l-akrabîn.” "Kendinizin aleyhine bile olsa, anne-babanızın aleyhine bile olsa -ki insan annesini babasını çok sever ve onun için her şeyi yapar- akrabanızın bile aleyhine olsa adaletten ayrılmayın!" buyuruluyor. Bugün çevremize, toplumlarımıza bakarsak eğer adalet varsa ne iyi! Ama adalet gitmişse, adalet yoksa, her türlü haksız kanunsuz, uygunsuz işler yapılıyorsa o zaman çok fena! Önce adaleti temin etmek lazım.
Ben eskiden beri düşünürüm, insanlar niçin adalete gönül veriyor, niçin adaleti istiyor? Bu bir karşılıklı pazarlık mıdır?
O benim hakkımı yemesin ben de onun hakkını yemeyeyim… Hakkım yenilirse benim hoşuma gitmez. Onun için ben de karşımdakinin hakkını yemeyeyim. Ben onların hakkını yersem onlar da benim hakkımı yerler. Sonuç itibariyle benim hakkım zedelenmiş olur.
Bu bir materyalist, maddeci mantık… Böyle de olabilir, böyle de düşünebilir ama İslâm böyle düşünmüyor. İslâm imanın gereği olarak adil olmayı emrediyor. Karşılıksız ve kendisinin aleyhine, akrabasının, ana-babasının aleyhine bile olsa doğru sözlü, doğru olmayı tavsiye ediyor. Allah'ın rızasını kazanmak için doğru olmayı tavsiye ediyor. O daha tatlı, daha güzel bir şey. O halde imanı kuvvetlendirmek lazım.
Bence hâkimlerin imanlarının, sorumluluk duygusunun son derece kuvvetli olması lazım! Yarın mahkeme-i kübrâda kendilerinin de muhakeme olunacağını bilmesi, buna inanması ona göre davranması lazım. İnsanlar inanmayınca, boşluk bulunca kimsenin anlayamayacağı yerde ve şekilde kusur işliyorlar. Ama âhireti bilen insan yalnız kaldığı zaman da suç işlemiyor. Onun için herkesin imanı kuvvetlendirmeye var gücüyle gayret etmesi lazım.
Hatırlıyorum, ben askerlikteyken herkes nöbeti kaytarmaya çalışırdı, nöbeti başkasının üstüne atmaya çalışırdı. Ben, "Allah yolunda bir saat nöbetçilik edenin gözüne cehennem ateşi değmeyecek!" diye düşünüp imanlarının gereği olarak nöbete şevk ile aşk ile giden müslüman kardeşleri biliyorum.
İman oldu mu her şey güzel oluyor. Askerlik de güzel, nöbet de güzel, hâkimlik de güzel, ticaret de güzel, ailevî ilişkiler de güzel, toplumsal ilişkiler de güzel oluyor. İman gitti mi, Allah'tan korkmadıktan sonra… Öyle insandan korkmak lazım; her şeyi yapabiliyor! Bir sürü mahkemelik iş, bir sürü polislik iş ortaya çıkıyor. Bir sürü haksızlık yapılıyor. İslâm bunu kökünden temizliyor. Sivrisinekleri tek tek yakalayıp öldürmekle bitmiyor, bataklıları kurutunca bitiyor.
Özel hayatımızda bir imtihan hayatı yaşıyoruz yaşayacağız. Ondan sonra hepimiz bir gün ecel şerbetini içip kabre konulacağız. Ölümü tadıp âhirete göçeceğiz. "Mahkeme-i kübrâda hesap vereceğiz." diyerek her işimizi Allah'ın rızasına uygun yapmaya, adaletli, doğru sözlü doğru özlü olmaya dikkat edelim.
*Merhum Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan’ın 26.06.1998 tarihinde yaptığı bir konuşmadan derlenmiştir.
Makale
“Adaletin Önemi*”
Prof. Dr. M. Es'ad Coşan (Rh.a.)